venerdì 12 settembre 2008

Deniz...


Deniz;

Elveda demenin burukluğunu mavinin tonlarıyla avutmaktır
sevdiklerinden her saniye uzaklaşıp yine her saniye onları göreceğin güne yaklaşmaktır
Özlemin adını sözlükten daha iyi telafuz etmektir
sensizliğe şiirler yazmaktır
dört mevsimi bir bavula sığdırmaktır
hayal bile edemeyeceğin uzakların o kadarda uzak olmadığını bilmektir
mavi ile yeşilin sarhoş olduğu yeri 360 kertede görmektir
kimsenin bilmediği bir dili konuşmaktır
yakamozun her rengini görmektir yokluğunda sevgi gibi acıtmasıdır.

Deniz;
en kara bulutları
en sert rüzgarları
en büyük dalgaları
insanlarla uğraşmaya tercih etmektir
Sancak ve İskeleyi
Adını bilmediğin bir yıldızdan gerçek kuzeyi almaktır
Ülkeni dünyanın her yerinde temsil etmenin gururudur
kendi yazdığın efsanelerin baş rolünü oynamaktır
Her limanda bir sevgili deyiminden nefret etmektir.

Deniz;
İnsanın düşünce balonlarıyla dolaştığı yerlerdir
deniz tutmasını alkol sarhoşluğuna benzetmektir
Yokluğun aslında nasıl bir erdem olduğunu keşfetmektir
fırtınanın hayallerini yenemeyeceğine inanmaktır
ufka bakıp dünyayı küçümsemektir

Deniz:
Hep geleceği düşünüp bu günü harcamaktır
keşke belki kelimesini aklından çıkarmaktır
Uykulardan kan ter içinde uyanıp dua etmektir
sabretmenin erdemidir

Deniz;
tanrıyla buluşmaktır
insanın inandığı herşeyin aslında bir yalan olduğuna inanmaktır
ölmekten korkmamaktır
duvarın bir kenarına çöküp ağlanacak haline ağlamaktır
HAYATINDA BİRKERE BİLE OLSA
GİDİP BİRDAHA DÖNMEMEYİ
DÜŞÜNMEKTİR

Deniz;
doğumlara ve ölümlere geç kalmaktır
insanın yanlız doğduğunu ve yine yanlız öleceğini hatırlamaktır
Bir son varsa sonuna kadar gidilecek yerdir
Deniz inanmaktır yaşamaktır sevmektir ölesiye sevmektir